KÖMÜR SEKTÖRÜ ARTIK CAN ÇEKİŞİYOR!

 
1- Horozduk, tavuk olduk. 1995 yılında İstanbul’da (zamanın nüfusu daha azdı) 10 Milyon/Ton yerli kömür tüketiliyordu. 1995’ten itibaren yerli kömür yasaklandı. Piyasadan kaldırılan ve satışına ara verilen yerli kömürü şimdilerde Devlet, tarafından Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu(SYDTF) kanalıyla halka beyaz torbalarda ücretsiz olarak dağıtılıyor. Dağıtılan bu kömürlerden dolayı sektörümüz olumsuz etkileniyor. Geçimini kömürcülükle sağlayan esnafımız evine ekmek parası götüremez duruma geliyor. Hükümet; illa da kömür dağıtımında ısrarcı olursa, eğer; bizde bu kömürleri sektörümüzü teşkil eden kömürcüler tarafından dağıtılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Bu sayede hem vatandaş kaliteli kömür yakar. Aynı zamanda can çekişen meslektaşlarımız evine ekmek parası götürmüş olur.
 
2- Çevre ve Orman Bakanlığı; Hava kirliliğinin kontrolü ve önlenmesi için 2010 yılında yeni genelge yayınladı. Bu genelgedeki uyulması gereken kural; Kömür ithalatçı ve üreticilerin Katı Yakıt Satıcısı ve Katı Yakıt Dağıtıcısı izin belgesinin alınması. Katı Yakıt Satıcısı izin belgesi olmayan firmalara kömür satışı yapması yasak. Katı Yakıt Satıcısı izin belgesi olan firmalarda; Katı Yakıt Satıcısı izin belgesi olmayan bayilere kömür vermesi kanunen uygun değil. Kömür sektörü artık can çekişiyor! Çevre ve Orman Bakanlığının yayımladığı genelgeden habersiz olan kömürcü esnafı çok. Bilgisi olan ve henüz belgesini alamayan esnafta çok. Bir buçuk yıldan beri devam etmekte olan bu çalışma ilk başlarda bütün kömürcüleri olumsuz olarak rahatsız etti. Başlıca sebeplerinden biri, istenen evraklar arasında belediyeden daimi işyeri açma ve çalışma ruhsatıydı. İstanbul’un bütün ilçe belediyeleri farklı farklı uygulamalar içerisinde. “Bu devirde kömür mü kaldı kardeşim” gerekçesiyle GSM ruhsatı veremeyiz diyenler vardı. Veya bulunduğu binanın iskanı yok veremeyiz gerekçesini öne sürenler vardı. Bu konuda hem tüccar olarak, hem de İTO 88  No lu Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi olarak İstanbul Mahrukatçılar Esnaf Odası ile de günlerce istişareler yaparak çalışmalarımızı hızla sürdürdük. Vermiş olduğumuz olağanüstü mücadele sonucu İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yayınlamış olduğu genelge ile bir yıllık geçici iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatını kabul edeceğini beyan etmiştir. Bu uygulama ile kömürcü esnafı biraz olsun rahatlamıştır.
 
ENERJİ SEKTÖRÜNE YENİ UMUT VEREN PROJELER
 
1- TERMİK SANTRALLER:
“Kömür ülkemizin önemli ve yerli birinci enerji kaynağıdır. Kömüre dayalı termik santraller için gerekli yakıt ihtiyacı kendi öz kaynaklarımızdan sağlandığında enerji arzı, daha güvenilir ve ucuz olmaktadır. Daha da önemlisi kömürün maliyeti için ödenen paralar yurt içinde kalarak katma değer yaratmaktadır. Ülkemizde atıl durumda bekleyen kömür yataklarımızı da bu sayede çalıştırarak insanımıza da istihdam sağlamış oluruz. Gelir kapısı açarız. Yeni katma değerler oluştururuz. Bizim de firma olarak üzerinde çalıştığımız yeni kömür kurutma ve yakma (ünite) sistemleri sayesinde sağlıklı yanma sağlanabilmektedir. Yani sıfır emisyon artık mümkün hale gelmiştir. Yani hem çevre sağlığı bakımından hem de insan sağlığına hiçbir olumsuz katkı yapmadan. Enerjide dışa bağımlılığımız %70. Daha ucuza elektrik elde etmek için yerli kaynaklarımız değerlendirmeli gibi öneriler şuanda gündemde. Karadeniz bölgesinin, Sinop ilinde “Termik Santral” projeleri hazırlandı. Sıra işletmeye geldi. Yöre halkının bir kısmı yanlış bilgilendirme sebeplerinden dolayı , Termik santrallerini illerinde istememektedir. “Türkiye’de kraldan çok, kralcı çok.” Bölgede yaşayan insanların bir bölümünü Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden emekli olan gurbetçiler oluşturuyor. Bir çoğu da orada termik santrallerde bizzat çalışmışlar. Bu insanlar Termik santrallerinin buradaki propagandalarda söylendiği gibi tehlikeli ve zararlı bir durum içermediği görüşündeler. Yeter ki önlemler iyi alınsın diyorlar.
 
2- Türkiye’nin son dönemde güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık vermesi ülkemiz açısından önemli gelişmelerdendir. Petrol ve doğalgaza gelen yüksek zamlardan dolayı, Türkiye’nin enerjide yeni umudu “Linyintlerin gazlaştırılarak, sıvı yakıt ve hidrojen elde edilmesidir.” Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamada yerli kaynaklarımızın kullanım oranının artırılması, dışa bağımlılığımızı azaltacaktır. Enerji hem sağlıklı hem de ucuza mal edildiği zaman dış ticaret de rekabetimiz artacaktır. Daha da önemlisi şuanda ülkemizin birincil sorunu olan cari açık problemimizi de halletmemizi sağlayacaktır. Ülkemizin gerek makro ekonomik ölçekte, gerekse enerji konusunda büyük ölçüde dışa bağımlı olduğu bilinmektedir. Bu bağımlılık yıldan yıla artan bir trendle bugün %70 oranını aşmıştır. Bu önemli tespitle ülkemizin mevcut ulusal kaynakları olan kömür, jeotermal, rüzgar, hidroelektrik ve güneş (yenilenebilir enerji ) kaynaklarını jeopolitik ve jeostatik konumu gereği arz güvenliği açısından öncelikli ve maksimum ölçüde kullanmak zorundayız. Doğalgaz ve petrole bağımlı kalamayız. Bütün enerjileri adaletli bir şekilde serpiştirmeliyiz.
 
 
3- Kaya gazlarının kullanılması projesi. Bitümlü şist adıyla da adlandırılan taşlar son dönemde yapılan çalışmalarla enerjiye çevrilmektedir. Kaba tabirle anlatmak gerekirse Anadolu’nun birçok, yerinde yoldan geçerken gördüğünüz beyaz renkli taşlardır. Bünyesinde %70 oranında gaz mevcuttur. %30 posa vardır. Kömürde %40 ‘a varan oranlarda nem varken bu taşlarda nem sıfırdır. En kısa zamanda kullandığımız enerjiler içindeki yerini alacaktır.
 
4- Kyoto protokolü tek taraflı bir anlaşmadır. Tek suçlu fosil yakıtlardır demektetir. Sadece doğalgazı günahsız sayan bir zihniyetin ürünüdür. Tek suçlu kömür değildir. Dünyamızda buzulların erimesi periyodik bir hadisedir. Şuan erime periyodundayız. Felaket senaryoları üretilmektedir. Felaket tellallığı ile kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir.
 
NÜKLEER ENERJI ÇOK FARKLI. BANA GORE OLMASADA OLUR.
 
HÜSEYİN AKARÇEŞME
YORUM EKLE

banner200

banner205