Kutluca'lı Doç Dr. İsmail Güleç'ten Tasavvufi Nasreddin Hoca Fıkraları

Kutluca'lı Doç.Dr. İsmail Güleç Nasreddin Hoca fıkralarının bir başka yönünü gözler önüne seriyor.

Kutluca'lı Doç Dr. İsmail Güleç'ten Tasavvufi Nasreddin Hoca Fıkraları
Daha önce ilk kitabı "Annemden Duyduklarım Kutluca Köyü Atasözleri ve Deyimleri  isimli esrini yayınlayan İsmail Güleç, bu eserle Kutluca Köyü ve Çevresinde konuşulan Yöresel Atasözleri ve deyimleri  gün yüzüne çıkararak  okuyucularıyla buluşturdu. daha sonra Mesnevi Üzerine Araştırmalar Divan - ı Hamdi (Serbestzade Ahmet Hamdi İskilibi) , Türk Edebiyatında Mesnevi Tercüme ve Şerhleri ,  
Son olarakta "Nasereddin Hocanın Biri Birgün isimli eseri yayınladı.
Büyük ilgi göres eser ulusal medyada da genişl yer buldu.
Son olarak Zaman Gazetesi Cumartesi ekinde yer verilen kitapla ilgili  haber;


Fıkra denince akla ilk gelen isim Nasreddin Hoca. Hayat görüşü ve nüktedanlığıyla birleşen, her biri ince zekâsının ürünü olan fıkralarının derin anlamlar taşıdığında şüphe yok. Bu fıkraları bir de tasavvufî yorumlarla okuyup, dinlemeye ne dersiniz? 

Eşeğe ters binmesi, göle maya çalması ve daha birçok fıkra ve nükteleriyle tanıdığımız Nasreddin Hoca'nın her anlattığı hikayede ayrı bir mesaj verdiği tartışılmaz. Onun milletimizin ruhunu oluşturan önemli unsurlardan biri olduğunu düşünen Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden Doç. Dr. İsmail Güleç, "Nasreddin Hoca'nın Biri Bir Gün" adlı kitabında bu değerli halk bilgesinin fıkralarının tasavvufi yorumunu yapıyor.

Nasreddin Hoca fıkraları genellikle ahlaki ve ibretlik olması bakımından değerlendiliyor. Hatta her fıkrasının son cümlesi, dinleyenlere fıkranın tamamını hatırlatan bir kod niteliği taşımakta. Nasreddin Hoca fıkralarını taşıdığı anlam itibarıyla düz ve derin olarak ikiye ayırıyor İsmail Güleç. Düz anlamı daha çok toplumun geneline yönelik, iyiliği, güzelliği teşvik eden, kusurları kötüleyen ve sakındıran mesajlar. Derin anlam ise fıkraların içinde gizlenmiş olan irfanî bilgileri kapsıyor. "Nasreddin Hoca'nın Biri Bir Gün" kitabı fıkraların derin anlamlarına odaklanıyor. Kitap, mutasavvıfların bu fıkralara ilişkin yorumlarıyla Nasreddin Hoca'yı farklı bir açıdan tanıtıyor. Her fırsatta ilgiyle dinleyip içindeki mesajı çıkarmaya çalıştığımız Nasreddin Hoca fıkralarının tasavvufi yorumlarından birkaçı...

Eşeğe ters binmesi

Hoca arkasında mollaları olduğu halde eşeğine ters binmiş derse gidiyormuş. Mollaları Hoca'ya eşeğe neden ters bindiğini sorunca cevap vermiş:

- Eğer doğru binersem siz benim arkamda kalırsınız. Önümde gidecek olursanız bu sefer sizin arkanıza bakarım. En iyisi böylesi.

Yorumu

Bundan kasıt nefsin dediğini yapmamak, bilakis zıddına hareket etmektir. Zira nefis ruhun bineğidir. Öteden beri Nasreddin Hoca'yı resimlerde merkebe ters bindirirler. Bunun da elbette ki bir hikmeti var. "Merkep" binilecek şey demek değil mi? Bu vücut da bir merkep, bir binittir. Aklımız ve ahlakımız bu merkebe binmiştir. Fakat gideceğimiz yeri bilmediğimiz için aklımızın yönü maziye dönüktür. Geçtiğimiz yerleri biliriz de geçeceğimiz yerleri bilmeyiz. Nasreddin Hoca, güldürerek bunu anlatmaya çalışıyor.

Bindiği dalı kesme

Bir gün Nasreddin Hoca üstüne oturduğu dalı testereyle kökünden kesiyormuş. Aşağıdan geçen bir adam:

- Hoca, bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin demiş. Demesiyle de dalın kesildiği yerden kopması bir olmuş. Yere düşer düşmez ayağa fırlayan Hoca, adamın boğazına yapışarak,

- Sen benim düşeceğimi bildin, ne zaman öleceğimi de bilirsin diye tutturmuş. Ne diyeceğini bilemeyen adam, sonunda Hoca'dan kurtulmak için yalan söylemek zorunda kalmış:

- Burnun ile kulakların soğuduğu zaman öleceksin!

Adam bu sözle kurtulup gitmiş ama Hoca'nın burnu ile kulakları zaten buz gibiymiş. "Ben ölmüşüm!" diye kendini yere bırakmış. Eşeği onun yatıp kaldığını görünce eve yalnız dönmüş. Bakmışlar Hoca ortalarda yok. Karısı, çocukları ne yapacaklarını düşünürken birden Hoca çıkagelmiş:

- Ben ölmüştüm ama gene dirildim...

Yorumu

Hoca'nın bindiği dalı kesmesi ile kâmil bir insanın gönül ağacına çıkmışken, Allah'ın yasak ettiği fiillerin baltasıyla bindiği dalı kesen adamın durumu anlatılmaktadır. Bir kimsenin bir kâmil mürşidin eteğine yapışmışken, eski alışkınlıklarını devam ettirmesi onun müritlik ağacından düşmesine sebep olur. Yapılan her yanlış hareket binilen dala vurulan bir balta darbesidir. Yanlışlar çoğaldıkça binilen dal yani intisap edilen tarikle olan ilişki zayıflar ve sonunda kopar. Söylenilenleri yapmayıp âdetlerini devam ettirenler de mürşidleri kendilerinden uzaklaştırırlar.

Hoca'nın tek telden saz çalması

Hoca bir gün eline bir saz almış, mızrabı hep aynı tele vurarak "Dın! Dın!" diye monoton bir ses çıkarırken sormuşlar:

- Ne yapıyorsun Hocam?

- Saz çalıyorum.

- Ama bu nasıl saz çalma? Herkes sazın öbür tellerine vuruyor, ne güzel sesler çıkarıyor...

Nasreddin Hoca şu cevabı veriyor:

- Onlar, benim bulduğum makamı arayıp bulmaya çalışıyorlar da, onun için öbür tellere vuruyorlar.

Yorumu

Nasreddin Hoca'nın o hali bugün için tasvip olunmaz. Bu zaman, o zaman değil. Eğer Hoca gibi sırf "tevhid"le uğraşılsaydı, bu terraki olur muydu? Asıl maharet, "tek makam"ı bildikten sonra, dönüp bütün makamların hem çalmasını hem de dinlenebilmesini öğrenebilmektir... Her makamdan sonra "tevhid" makamını öğrenir, hem ömrümüzün nihayetinde vücudumuzun evi ecel zelzelesiyle yıkılırken içine sığınabileceğimiz bir ev, yani bir kalbi selim bulursak, bundan büyük devlet olur mu?

YORUM EKLE
YORUMLAR
fatma aydın
fatma aydın - 12 yıl Önce

Hocamın Allah yolunu açık etsin. Hemşehri olarak kendisiyle gurur duyuyoruz.

Ahmed Arif Akar
Ahmed Arif Akar - 12 yıl Önce

yaptığınız haberle hocamızın kitabından haberdar olduk,teşekkür ederiz.esasen iletişim araçları üzerinden,kendisini yetiştirmiş,topluma fayda üretebilecek,işini iyi yapan insanları öne çıkarmak,örneklemek gerekiyor.siyasetin ve sosyal toplumun çekişmeci,rekabetçi,biribirini ötekileştiren,ezmeye çalışan yanı kardeşliğimizi,birliğimizi zedeliyor.festival,ağa,sanatçı tartışmaları,beyhude çabalar olarak kalıyor.ilerleme,kalkınma potansiyeli ve hızı düşük toplumumuza patinaj yaptırıyor.her patinaj gibi yıpratıyor,sarsıyor,enerji kaybettiriyor.kanaatimce bu sitenin bir bölümünde toplumumuzun seçkin insanlarını tanıtan,bizimle tanıştıran bir bölüm olmalı.toplumun hangi sosyal tabakasından gelirse gelsin,işçi,iş adamı,öğretmen,hoca vs.işini iyi yapan,dürüst,ahlaklı,işin hakkını veren,emeğe saygı duyan, yaşadığı topluma fayda sağlayan,katma değer üreten yöremiz insanlarını yeni nesile bu vasıtalarla anlatmak gerekir.

SIRADAKİ HABER

banner200

banner205