TARİHE DÜŞÜLEN NOTLAR

            Gün geçtikçe şiddetini artırarak devam eden iktidar - cemaat kavgası bizim için “malumun ilamı” ndan ibaret oldu. Zira 1977 yılından beri Ankara siyasetini yakinen takip eden biri olarak; 2010 yılında Giresun Üniversitesi’ne Rektör atama krizi ile gün yüzüne çıkan derinden yaşanan bir iktidar - cemaat kavgası olduğunu o günlerde de ifade etmiştim. Ancak mevki ve makam sahiplerine yanaşmaktan ve okuma yazma bilmekten öte hiçbir mahareti olmayan -sözüm ona- bazı yazarlar! Bu iddianın bir safsata ve araya nifak tohumu ekmek niyetinde olanların yaygarası olduğunu söyleyerek bizi tekfir ettiler. Vaktiyle bizi alaya alanlara Namık Kemal’in şu sözü yeterlidir herhalde: “Zihni fukara olanın, aklı ukala olur”.
            İktidar ve cemaat arasındaki gelinen bu süreç, ülkemiz için üzücü olmakla birlikte; başta Giresun Üniversitesi Rektörlük krizi olmak üzere konu ile ilgili iddialarımızın haklılığını ortaya koymuştur. Geçenlerde iktidar-cemaat kavgası ile ilgili farklı zamanlarda kaleme aldığım yazılarımdan tarihe düştüğüm notlarımı hatırladım. 
            (29 Kasım 2010) Geçen günlerde Sayın Prof. Dr. Şaban Şimşek Yeni Akit gazetesinde “ bu gün gelişmeler onu gösteriyor ki, cemaatler arasında kıyasıya bir “devlette yer kapma savaşı" yaşanmakta ve bunu yaparken de diğerlerini ötekileştirme, büyümelerine engel olma, mümkün olduğu kadar zayıflatma, sistem dışına itme gibi altıncı kol faaliyetleri sürdürülmektedir.” ... Kısacası biz değil ben duygusuyla hareket eden bu gruplar diğerlerine hayat hakkı tanımamaktadır.”... Dün milleti paylaşmak için yapılan örtülü mücadele, bu gün devleti (zenginliğini) paylaşmak üzere (yine İslam adına ve hem insanları, hem de memleketi kurtarmak için!) verilen örtülü bir savaşa dönüşmüş durumdadır... Evet yaşanan gerçek budur diye “ Allah bu memleketi cemaatçilikten korusun” cümleleriyle devam etmişti.
            (23 Aralık 2012) Son günlerde gazetelerden edindiğim bilgilere göre yapılacak ilk seçim kaset savaşları seçimi olacaktır. Nitekim kaset savaşlarını daha öncelerden de gördük. Hizmetin lideri Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi 22 Mart 1999'da ABD'ye gitme mecburiyetinde kalmışsa, bu kasetler yüzündendir. Son dönemde Sayın Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığı'nı bırakmak mecburiyetinde kalmışsa, kaset savaşları yüzündendir. Korkarım ki bundan sonraki siyasi değişimlerde kaset savaşlarıyla yürüyecek gibidir.
            (11 Mart 2013)  Ancak şu realite de unutulmamalıdır ki, iktidarın alternatifi olabilecek yeni oluşum, yine iktidarın yani AK PARTİ 'nin içerisinden çıkacaktır. AK PARTİ 'nin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürecin içerisinde olanlar bilir ki, bugün yaşananlar bu alternatif oluşumun habercisidir.” demiştim. Köprünün altından çok sular aktı. Parti kongreleri sırasında başta Ankara olmak üzere gerekli delegeler yerleştirildi ve başla talimatı için bekleniyor. Olayın hızlanmasının nedenleri arasında; atamalarda, gerek cemaatsel gerekse mikro milliyetçilik açısından acımasızca ötekileştirmenin olduğu söyleniyor. Ayrıca AK Parti’de, Erbakansız Erbakancılar anlayışı tutmuş gibi ancak Gülensiz Gülen Cemaati, Menzilsiz Menzil Cemaati anlayışı ve aynı anlayışla izlenen bu tip tutumlar tutmayacak gibi.
            (4 Ağustos 2013) Rektör atamaları ile ortaya çıkan anlaşmazlık cemaat kökenli rektör ve dekan atamalarının YÖK kanalıyla iktidar tarafından veto edilmesi ile devam etti. Bugün üniversitelerde cemaate yakın dekan sayısı oldukça azdır. Hatta bir üniversite de seçimde birinci gelen Hocayla ilgili AK Parti'nin karar merciindeki bir milletvekili ile görüşmemizde: "rektörün cemaate yakın biri olmasındansa, despot birisi olması bizim için daha uygundur" dediğini dün gibi hatırlıyorum.
YORUM EKLE

banner200

banner205